11 Mart 2012 Pazar

YENİDEN-DÜŞÜNDÜRTEN BİLİM VE NTV TARİH ZİYARETİ





İstanbul’un arkeolojisi ile ilgili uzun soluklu çalışmamızın ilk haftasında, Türkiye tarihi ve İstanbul’un geçmişi ile ilgili birçok basılı çalışmayı bünyesinde bulunduran NTV Yayınları’nın, Maslak’taki ana binasına kısa bir ziyaret yaptık.

İlk ve takiben birkaç haftanın arkeoloji teması olarak belirlediğimiz konu : “Arkeolojik Kazılar ve bunların etkisiyle İstanbul tarihinde gerçekleşen değişiklikler” olacaktı. Bu konuya ise, köşe yazarı Kanat Atkaya’nın, 28 Nisan 2011’de Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan, “ Ne Çılgın Çanak Çömlek Çıkar O Kanaldan!” adlı yazısından ilham alarak karar vermiştik. Atkaya yazısında, İstanbul Yenikapı kazılarında çıkarılan tabiri caizse “çanak çömleklerin” İstanbul’un yaşı dâhil, bilinen birçok mevcut tarihi bilgiyi derinden etkilediğini kendi üslubuyla eğlenceli bir dille şöyle anlatmıştı; “Çanak çömlek”ten kastı, kent arkeolojisi bakımından büyük önem taşıyan bulgular. Daha önce “çanak çömlek” diye andığında “Fesuphanallah” deyip geçmiştim. NTV Tarih Dergisi ise üşenmeyip “Yenikapı'dan çıkan arkeolojik şeyler” başlığı altında 10 buluntuyu önemlerini vurgulayarak aktararak faydalı bir yaklaşım sergiledi Nisan 2011'de” (Hürriyet, 28 Nisan 2011). Aslında, Atkaya’nın üstü kapalı biçimde belirttiği bu “sürekli gelişen ve değişen tarihsel bilgi” mefhumu, İstanbul Arkeoloji Derneği dâhil olmak üzere tarih ile ilgili her mecrada bir yasa olarak addediliyordu. Hatta Alman felsefesinin adeta simgesi haline gelmiş olan Hegel’in Tarih Felsefesi üzerine yaptığı çalışmalarda bile, insanın tarihine karşı yabancılaşmasından kurtulması gerektiği ve tarihsel diyalektiğin doğru ve yerinde tartışılması gerektiği vurgulanır. Kısaca arkeoloji bilimi tarihe, kağıt üstünde akademik çalışmalar üretmesi için, hakiki bilgileri sağlayan pratik bir bilim olarak değerlendirilebilir. Yenikapı çalışmaları ve bunun dışındaki bütün arkeoloji çalışmaları da İstanbul tarihinin yeniden yorumlanmasına yol açmıştır. Örneğin, Yenikapı kazısı sırasında ortaya çıkarılan Theodosius Limanı’nda urne adı verilen kaplar bulunduğu not edilmiştir. Ölülerin yakılarak, küllerinin saklandığı “urne”, Konstantinopolis toprakları içerisinde yaşamış (ölüleri yakan) farklı bir kültür ve inanışın var olduğunun kanıtı olarak örneklendirilebilir, buna karşın aynı dönemlerde yine bu topraklar üzerinde gömülerek saklanan cesetlerin de bulunması, farklı iki kültürün M.Ö 1500’lerde aynı topraklarda barınabildiğinin bir tür göstergesi olarak İstanbul’daki başat eski cenaze ritüellerinin yeniden yorumlanmasına yol açmıştır.

Doğrusunu söylemek gerekirse, grubumuzdaki tüm üyelerin ilgisini çeken ve heyecanlandıran en önemli özellik, arkeoloji ve yenilenen tarih olmuştu, bu yüzden ilk hedefimiz Atkaya’nın sözünü ettiği NTV Tarih sayısını elde etmekti. Bu eski fasikülün bulunabileceği tek yerin NTV Yayınları olacağını düşündük, diğer türlü sahaf sahaf dolaşmak zahmetli ve garantisi olmayan bir iş olacaktı. Çalışmamızın ilk evresinin ana kaynağını bulabilmek amacıyla Maslağa doğru yol aldık. Maslak Doğuş Power Center’da bulunan NTV Yayınları’na ulaşmak için Taksim’den veya Mecidiyeköy’den metroya binmeniz gerekiyor. Atatürk Oto Sanayi istasyonunda inerek 15 dakika içerisinde alışveriş merkezine ulaşabiliyorsunuz. İçeriye NTV Yayınları’na ulaştığımızda yayınevinin içerisine girip NTV Tarih fasiküllerini karıştırmaya başladık fakat ilginç bir şekilde sadece son sayıya rastlayabildik. Yayınevinde bulunan tek yetkili ile görüştüğümüzde, NTV’nin prosedür olarak eski fasikülleri yalnızca internet üzerinden, kargo ile gönderdiğini öğrendik ve bu sayıya ve konumuzla ilintili diğer başka NTV Tarih sayılarına ulaşabileceğimiz bazı telefon numaraları aldık.

Tabii NTV Yayınevi’ne yaptığımız ziyaretin tam anlamı ile verimsiz bir ziyaret olduğunu söyleyemeyiz. Raflardaki kitapları karıştırırken, İstanbul Ansiklopedisi adlı çok şık ve bir o kadar kalın bir kitaba rastladık. İçini “bir umut” karıştırırken “Arkeoloji Müzesi” adlı bir başlık gördük ve müze tarihi ile ilgili beş sayfalık metni bir köşeye oturup okumaya başladık. Elimizde web tabanlı olarak daha önceden bulunan kaynakların bahsetmediği bir detay olarak kitap, 1880 yılında halka arzı gerçekleştirilen Çinili Köşk’ün ilk eserlerinin, müzenin o tarihteki müdürü Dr. P.A. Dethier vasıtasıyla Aya İrini Kilisesi’nden getirtilen Trablusgarp, Girit ve Selanik harabeleri buluntuları olduğunu yazıyordu. Bunun asıl sebebi, Aya İrini’de yapıt sergilemek hiç yer kalmamasıymış. İlk kez Aya İrini’de başlanılan bu “tarihi eserleri sandıklama” işlemi ise ilk olarak müzeciliğe ciddi anlamda önem veren Maarif Nazırı Saffet Paşa’nın tüm valiliklere, sandıklama işlemleri için genelgeler göndermesiyle başlamış ve böylece arkeolojik buluntular adına ilk müze girişimi vuku bulmuş (İstanbul Ansiklopedisi, 2011). Yani, İstanbul’da arkeolojiye dair özel bir müze açılması Aya İrini’nin genel gömülü mirası taşıyamaması nedeni ile bir ihtiyaçtan yola çıkarak düşünülmüş ve gerçekleştirilmiş.

İstanbul’un arkeolojisi ile ilgili çalışmamızın ilk haftasında kaynak bulma işleminin uzun ve uğraşlı bir yol olduğunu ziyadesiyle fark ederken, bir dahaki haftaya tarihsel değişimlerin doğası ile ilgili yazımızda tarihin yeniden soruşturulmasını sağlayan on arkeolojik buluntu üzerine yoğunlaşmak için elde edeceğimiz NTV Tarih fasikülünden yola çıkacağımızı şimdiden belirtelim…

Bibliyografi

Atkaya, Kanat. Ne Çılgın Çanak Çömlek Çıkar O Kanaldan. İstanbul: Hürriyet Gazetesi, 2011. Web. 28 Apr. 2011

İstanbul Ansiklopedisi. İstanbul: NTV Yayınları, 2011. 100-12. Print.

0 yorum:

Yorum Gönder