GÜNÜMÜZ
İSTANBUL’UN DA TAKSİCİ ESNAFININ SORUNLARI
Günümüz İstanbul’unun en büyük yolcu taşıma ağının birer parçası aslında bütün şoförler. Bir çoğunun birbirleri ile bağlantıları hiç yok hatta birbirlerini bile hiç görmemiş olabilirler, ama yaptıkları meslek icabı hep birbirlerine destek olmuş ve başlarına gelen her musibette birlikte tepkilerini göstermiş bir esnaf topluluğu onlar.
Şahsen günümüz Türkiye’sinin en büyük problemi bekli de günümüz dünyasının en büyük problemi olan insana saygının kaybolması ile başlıyor şoförlerin dertleri. Yaptıkları mesleğin hor görülmesi de başlıca sıkıntılarından şoförlerin. Aslında sorun aradıktan sonra bulmak kolay ama sorunlar bir yana bu mesleği hala severek, saygı duyarak hatta şevkle yapan şoför vatandaşlarımız var. Ülkemiz insanının onların mesleğine ve onlara saygıyı birçok noktada önemsemediği bu günlerde, neredeyse her gün ayrı bir taksisine bindiğim sütlüce taksi durağının başından geçen bir hadise anlatmayı uygun buldum. Yaklaşık üç senedir bir fiil kullandığım güzergahımın üstünde olan bu duraktaki tüm araçlara binmiş hatta tüm şoförlerle az çok muhabbet etmişimdir. Beni şaşırtan olay ise 2011 yılı başlarında gerçekleşmişti. Eskiden Sütlüce taksi durağının bir prefabrik durağı vardı. Şoförlerin içinde oturup dinlenebildikleri, soğuk kışlarda ısınabildikleri, belki bir çay içip dertleştikleri durakları idi orası. Fakat yaklaşık bir sene önce belediye tarafından alınan bir karar ile durakları yerinden söküldü ve kaldırıldı. Şu anda bir durakları yok ama halen tüm araçları ile birlikte hepsi aynı yerde beklemekte ve duraklarının yerine sadık kalmaktadırlar. Anlamsız bulduğum şey, çevrede ki diğer prefabrik büfe benzeri yapılar dururken neden durak kaldırıldı? Önemli olan nokta ise tüm çevre esnafın, taksici şoför arkadaşlara duyduğu saygı ve onların yanında duruyor olması. Sütlüce taksi durağı esnafı bu kışı atlattı. Önümüzde ki kış ne yaparlar bilinmez. Devletin yetkili mecralarının taksi ve şoför esnafına değer verdikleri şeklinde söylemleri olmasına karşın bu kısa hikaye aslında yerel yönetimlerin taksi duraklarına ve şoför esnafa pek bir değer verdiğini ve öncelikli bir konu olduklarını göstermiyor
TRAFİK
VE PARK SORUNU
Taksi
şoförlerinin genel olarak trafik yoğunluğundan ve otopark
problemlerinden şikayetçi.
Yaptığım gözlemlerde aslında hiçbir taksi durağının kendine ait bir yeri yani çoğu durağın kiralık iş yerleri olduğunu ve neredeyse hiç birinin (devletten yer kiralayan duraklar harici) kendilerine ait otoparkının hatta bekleme alanlarının bile olmadığını fark ettim. Genel olarak taksici şoförlerin İstanbul trafiğinin dışında bir şikayeti olmuyor müşterilerine hatta sadece İstanbul için geçerli belki ama taksi metre fiyatlarının az bulunmasını bile yansıtmıyorlar müşterilerine. Ama kendi aralarına girdiğinizde, aslında trafiğin en stresli ve büyük sorunları olmasına karşın bu işin kaçınılmazı olduğunu ve “gülü seven dikenine katlanır” modeli bunu kabul ettiklerini gördük. Trafik problemine bardağın dolu tarafından bakan şoförler ise mantığı bir noktada yakalamışlar. Bu şoförlerin çoğu kıdemli şoförler aslında çoğu en kötü yirmi senedir şoförlük mesleğini icra ediyorlar ve hepsinin ortak bir özelliği var. O da hepsi birer insan sarrafı. Yedisinden yetmişine her çeşit insanı günlük hayatlarında bir kamu hizmeti vererek gidecekleri yerlere ulaştırmaya çalışan bu insanların güvenlik sorunlarının sonu olmadığının altını çizmek gerekir. Son yıllarda yapılan iyileştirme çalışmaları ile bir noktada bu sorunun önü kesilmiş gibi gözüküyor. Yani şimdilik bu sorun önceliğini kaybetmiş. 2010 sonrası İstanbul’da her sokağı belediyelerin parsellediğini ve kendi çalışanlarını görevlendirdiğini görebiliriz. Bu durum zaten araçlarına park yeri arayan taksi şoförlerini daha da zor duruma sokmuştur. Artık araçlarını duraklarının sokağına park etmek istiyorlarsa belediyeye bir ücret ödemek durumundalar. Yani görüyoruz ki işlek bir sokaktaki taksi durağına mensup bir şoför aracını durağının çevresine park etmek için ya aylık bir ücret ya da günlük bir ücret ödemek zorunda kalıyor. Yine bu noktada yerel yönetimlerin şoförlerin işlerini zorlaştırdıklarını görüyoruz. Yanlış anlaşılma olmasın aslında tabi ki duraklara belirli bir alan verilmektedir. Fakat hiçbir durağın sadece iki ya da üç aracı olmadığı için en önemli sorunların başını çekmektedir park sorunu.Bu arada geçen sene yapılan bir
KORSAN
TAKSİ SORUNU
Şüphesiz
ki şoför esnafın en büyük dertlerinden biri de Korsan taksiler.
İlk olarak korsan taksileri size bir özet geçeyim. Açıkçası
eğer gideceğimiz mesafe 50km üstünde ise baya bir tasarruf yapmış
olursunuz ama bu birilerine haksız kazanç sağladığınız
anlamına gelmekte. Bunun dışında aslında bir taksi şoförü
gibi değiller müşterilerin yanında daha rahat davranıyorlar
hatta edindiğim bazı bilgilere göre pervasızca araç kullananları
bile varmış.
Her
tip araç olabiliyorlar ama genelde düşük motorlu ve ortalama
araçlardan oluşuyorlar. Aslında gerçekten korsan olmalarına
karşın gayet disiplinli ve sistemli olarak çalışıyorlar. Kendi
aralarında ve müşterileri ile yaptıkları telefon trafikleri
gerçekten enteresan olabiliyor. Son yıllarda korsan taşımacılığın
sayısının gerçek taksicilik mesleğinin önüne geçtiğini ve
yapılan araştırmalarda İstanbul’da bu sayının 50bini geçtiği
vurgulanmaktadır.
Sayısı
artan korsan taşımacılar devleti yıllık 100 milyon TL zarara
uğratırken aynı zamanda da taksici esnafının gelirine haksız
yere ortak oluyor. İstanbul Taksiciler Esnaf Odasının kurduğu
korsan ihbar birimi ve İstanbul Emniyetinin yaptığı çalışmalar
sonucunda 2010 yılında 13.508 , 2011 yılında ise 17.052 araca el
koyulmuştur. Bu rakamlar sorunun ne denli hızla büyüdüğünü ve
önüne geçilmez ise taksici olan ve şoförlük mesleğini icra
eden kişilerin belki de farklı bir isyanı ile yüz yüze
gelebiliriz. Kendi tabirleri ile “alın terlerine yapılan bu
saldırı” bu mesleğe ve esnaf topluluğuna bugüne kadar yapılan
en büyük haksızlıktır ve verdiği zararların aslında ne denli
büyük olduğu zaman içinde daha net anlaşılacaktır.
0 yorum:
Yorum Gönder