30 Mart 2012 Cuma

Rakı Kültürünü Araştırırken



Rakı kültürü üzerine sohbet etmek istesek hiç de zorluk çekmeyiz. Çünkü herkesin bir bildiği ya da herkesin bir gördüğü var. Ancak burada rakının sadık müşterileri arasında hafif bir çekişme de yok değil. Çünkü herkesin bir bildiğinin olması, diğerlerinin bilmediği anlamına da geliyor.

Özellikle rakı kültürü ile araştırma yapmaya başladığımızda ve bunu İstanbul ile bağdaştırmak istediğimizde Osmanlı dönemi bizim için en büyük kaynak oldu. İstanbul’da rakı kültürünün oluşmasını Osmanlı döneminden gelerek araştırmaya başladığımızda karşımıza çıkan en büyük engel konunun çok fazla çatallanması oldu. Osmanlı’nın çok uluslu bir imparatorluk olmasından istinaden çok fazla kültür barındırması ve herbir kültürün de kendi rakı kültürünü oluşturması konumuzdan gitgide ulaşmamıza yol açabilirdi. Bu yüzden biz konumuza eğilirken rakının ilk kim tarafından bulunduğuna ve kültürünün oluşmasındaki ilk etmenlere değinmektense kısa bir giriş yazısı ile direkt Tanzimat döneminde rakının ve sofrasının ve de meyhanelerinin Osmanlı’nın İstanbul’unu nasıl etkilediğine yönelmek istedik.

Bunların yanı sıra rakı denilince aklımıza gelen anahtar kelimeleri çıkarırken farkettik ki, rakı eskiye has ağır imajının yanında bir o kadar da genç ve yenilikçi -özellike son yayınlanan rakı reklamları sayesinde- bir hali de var. Bu yüzden Osmanlı İstanbul’undan günümüz İstanbul’una doğru geldiğimizde rakının değişen tüketici kitlesi ile beraber, kültürünün de değiştiğine tanık olduk. Bu da bize tanzimat döneminden bir an önce kopup günümüz İstanbul rakı kültürüne gelmemiz hakkında fikir verdi.

0 yorum:

Yorum Gönder