7 Mayıs 2012 Pazartesi

Victor Levi Şarap Evi’nde İstanbul’un Şarap Kültürünü Keşfettik




Binlerce yıllık şarap kültürünü İstanbul’da yaşatmaya devam ettiren Victor Levi Şarap Evi’nin işletmecisi Cüneyt Parlak ile beraberdik dün.  Kendisi ile yaptığımız güzel sohbette, Victor Levi Şarap Evi’nin kuruluşundan, şarap kültürünü yaşatmak için neler yaptıklarından, bu kültürün temel taşlarından ve tarihteki önemini konuştuk.



Cüneyt Bey’den Victor Levi Şarap Evi’nin 1914 yılında Beyoğlu Kuledibi’nde açıldığını öğreniyoruz ardından 1999 yılında ise Galatasaray’da İngiliz Konsolosluğu’nun karşısına geçtiğini ve o zamanlar daimi müşterilerinin olduğunu da öğreniyoruz. Misafirlerin çoğunun Anadolu yakasından geldiğini belirten Parlak, müşterilerin ne zaman Kadıköy’de bir yer açacaklarını ıslarla sorduklarını da sözlerine ekliyor. 2002 senesinde de Kadıköy Moda’da şimdiki Şarap Evi açılıyor. Eski müşteriler ve Kadıköy’de yapılan tanıtımlar ile yine geniş bir müşteri akınında uğruyor Victor Levi. Cüneyt Parlak müşterilerin çoğalmasını, ağızdan ağza pazarlama ile olduğunu söylüyor bize, memnun kalan müşteriler gece nerede geçirdiklerini arkadaşlarına anlatıyor ve diğerleri merak ederek Victor Levi’ye geliyorlar.
Kurucusu Victor Levi
Victor Levi ismini duyunca kurucusunun bir Musevi olup olmadığını soruyoruz ve Cüneyt Parlak Victor Levi’nin tarihi hakkında bize şunları söylüyor: “Victor Levi 1924 yılında kurulduğunda İstanbul’daki ilk üç şaraphaneden biriydi: Pano, Diamandi ve Victor Levi. Bu üç şarap evi de Beyoğlu’nda kuruldu. Victor Levi Şarap Evi’nin kurucusu şarap evi ile aynı ismi taşıyan ve Musevi olan Victor Levi’nin de şarapçılık ile uğraşması ilginç bir hikayedir. Aslen Gelibolu’da sardalyecilik yaparken, İstanbul’a da üzüm toptancılığı yapıyordu Levi ve İstanbul’daki Pano ve Diamandi şarap evlerine üzüm veriyordu, tabii o zamanki şarap haneler kendi şaraplarını kendileri üretiyorlardı. Ancak Victor Levi daha sonra ödeme ile ilgili problemler yaşayınca ve şarapçılığın kar getirdiğini de görünce kendi şarap evini açmaya karar verdi. 1914’de kendi şaraphanesini açtı ancak o dönemde bir şansızlık yaşadı. Savaş olayları İstanbul’da şarapçılığı etkilese de daha sonra işler rayına oturdu.1967 yılına kadar kendi çalıştırdı Victor Levi Şarap Evi’ni daha sonra ise kuzenleri işletmeye başladı.1985’e kadar kuzenlerinin işlettiği bu şaraphane biz alana kadar 1985’den 1999’a kadar kapalı kaldı. Biz bu şarap evini tekrar açmaya karar verince Victor Levi’nin ailesi ile görüşüp isim hakkını aldık onlarda ismini yaşattığımız için çok memnun oldular.”
1914’lerden 2000’lere İstanbul’da Şarap Kültürü Değişiyor
Peki, Cüneyt Bey’e soruyoruz; çok eski yıllardan bahsediyoruz 1914 gibi o zamanlardan bu zaman İstanbul’un şarap kültüründe ne gibi değişiklikler oldu, neler eklendi neler çıkartıldı, yanında tercih edilen yiyecekler eskiden neydi? Cüneyt Bey şöyle cevap veriyor: “ Tabii ki, örneğin o zamanlar Şarap Evleri’nde mahzenlerden doldurulan şaraplar amphora gibi şişelerde servis edilirdi, derme çatma masalarda insanlar bu şarapları içerlerdi.” Biz de daha meyhane tarzı olup olmadığını soruyoruz ve Cüneyt Bey ise meyhanelerden daha köhne mekanlar olduğunu bize söylüyor eski şarap evlerinin. O zamanlar şarap yanında verilen mezelerin ise haşlanmış yumurta ve haşlanmış patates olduğunu öğreniyoruz. Hatta eski şaraphanelerde insanların kendi yiyeceklerini getirebildiklerini de öğreniyoruz. İsteyen peynirini isteyen meyvesini getirebiliyormuş. Ancak zaman değiştikçe ve İstanbul yemek ve restoran konusunda geliştikçe Fransa ve İtalya gibi yerleri Şarap Kültürü’nde zorlamaya başladığını söylüyor Cüneyt Bey. Yabancı müşterilerinin İstanbul’da şarap keyfini kendi ülkelerinden daha çok met ettiklerini de sözlerine ekliyor.
1999 yılında Victor Levi’yi dev alan Cüneyt Bey, mezeleri de çeşitlendirmiş. 1999 senesinde 20 parça olan meze menüsü şimdi ise neredeyse 120 parça. Talep arttıkça mezelerde de çeşitlilik artmış .
Şimdi de onlar ilk açtığında nasıl tepkilerle karşılaştıklarını soruyoruz Cüneyt Bey’e kendisi şöyle cevaplıyor: “Biz Victor Levi Şarap Evi’ni devir aldığımızda insanlar şaraba pek sıcak bakmıyorlardı. Bu dini sebeplerden ve hurafe laflardan ötürüydü. Örneğin dinimize baktığımızda rakı da haramdır ancak şarap içince kırk sene çıkmaz gibi hurafeler şarap üzerine yoğunlaşmıştı. Ayrıca o zamanlar şarabın kalitesi çok gelişmemişti. Köpek öldüren diye adlandırılan şaraplar da vardı, üstelik bu şaraplar oldukça ucuzdur. Bir de şarapçı diye bir tabir vardı, kimse biracı veya rakıcı demezdi ama şarapçı diye alay konusu yapılırdı insanlar. Bu biz bu şarap evini açtığımızda talepler artınca, İstanbul’daki şarap evlerinin sayısı artmaya başladı 2000’li yılların başında. Ancak kazancı düşünme odaklı oldukları ve kültürü yaşatma amaçları olmadığı için sayıları giderek azaldı.”
Şarap Sosyeteye Giriyor
Şarabın ilerleyen zamanda sosyeteye girdiğini söyleyen Cüneyt Parlak, sosyetenin kurslara gitmeye başladığını, bu kültürü öğrenmeye başladıklarını belirtti ve hali vakti yerinde olan insanların kurslar açtığını, Fransa’ya gidip eğitim aldıklarını bizimle paylaştı. Şarap kültürünü öğrenen bu insanlar daha sonra kendi şaraphanelerini kurmuş, bağlarla uğraşmaya başlamışlar ve böyle böyle İstanbul’da şarap giderek önem kazanmış. Bu arada öğreniyoruz ki; Victor Levi Şarap Evi’nin şaraplarını bu eve özel Kavaklıdere üretiyormuş ve bu şaraplar dışarıda satılmıyormuş.
Şarabın Anayurdu Anadolu
Cüneyt Beyle sohbetimiz yine geçmişten bahsederek devam ediyor, Osmanlı zamanını soruyoruz Cüneyt Bey’e o da Şarabın asıl yerinin Anadolu olduğunu söylüyor ancak Osmanlı’nın ana yapısının İslamiyet olduğunu söyleyen Parlak, şarabın ilk yerinin Anadolu olmasına rağmen bunu koruyamadığımızı söylüyor. Dini sebeplerden ötürü yasak olan alkol nedeniyle gelişmekte problem olduğunu vurguluyor ancak Osmanlı’daki bazı padişahların şarabı yasaklamadığını da desteklemediğini de belirterek şöyle diyor: “Bu yasaklar döneminde ülkemizden şarap çok uzaklaştı. Ancak şarapçılığı koruyan insanlar da vardı, onlara berduşlar derlerdi. Gizli gizli şarap içerlerdi, onlar korudu aslında İstanbul’da şarapçılığı.
Son olarak söylemek isteriz ki, Victor Levi Şarap Evi ise şarap kültürünü sadece şarap ikram ederek devam ettirmeye çalışmış. Şarap Evi’ne gelip rakı içmek isteyen misafirlerine sadece şarap ikram ettikleri konusunda ısrarcı davranmış. Bir süre sonra rakı isteyenler de şarap içmeye başlamışlar. 

0 yorum:

Yorum Gönder