‘’
Son bir umutla ya da sonsuz bir umutsuzlukla,
şehrin karasına göçlerini
sürdüren denizlerini kaybetmiş martılar’’
Mustafa Kutlu
Sanayileşme ve şehirleşmenin hızla yayılmasıyla
yeşil alanların kaybolması, denizler kirlenmesi, yaşam alanlarını kısıtladı.
İstanbul Boğazından 20.000’den fazla yırtıcı kuş ilkbahar ve sonbahar aylarında
geçmekte.(1) Yeşil alanların kaybolması bu kuşlar için büyük bir tehdit
oluşturuyor. 20.000 yırtıcı kuşun arasındaki martıların konaklaması için de alan
eksikliği görülmekte şehirde. Martılar ve diğer yırtıcı kuşlar için boğazın iki
yakasındaki ormanlık alanlar korunmalı. Mustafa
Kutlu’nun bir ağıtında son bir umutla ya da sonsuz bir umutsuzlukla, şehrin
karasına göçlerini sürdüren denizlerini kaybetmiş martılardan bahseder.
İstanbul’un bilinen üç bin yıllık hatırasındaki martılar, Üç bin yıl sonra da uçmalı
bu şehirde.
Yanarak ölen martılar
Boğazda patlatılan
havai fişekler pek çok martının maalesef yanarak ölmesine sebep
oluyor. İstanbul’da ki kutlamaların vazgeçilmezi havai
fişek gösterileri, doğal hayatı tehdit ediyor.
Fırtınada Zor durumda kalan Martılar
Güçlü fırtınalar sırasında deniz
kuşları, kendilerini zor durumda bulabilirler. Bu kuşlar genellikle yollarını
kaybetmişlerdir. Fırtına çıktığında zaman zaman haberlerde barınacak yer
bulamayıp halı sahalara sığından kuşlar görülmekte.
Petrole Bulanmış Martılar
Boğazın Petrole bulanmış martılara kıyılarda sıklıklar
rastlanıyor. Özellikle Sarıyer
bölgesinde bu martılar görülmekte.
Zehirlenen Martılar
‘’Martılar genellikle felç olmuş
halde yaz ve sonbahar aylarında bulunurlar, kafalarını oynatamayacak
durumdadırlar. Bu durum botulizm (bir bakteri toksini) zehirlenmesinin
sonucudur.’’ (2)
‘’Ölü
bulunan pek çok martının midesinde plastik parçacıklar tespit edilmiştir.
Martıların midesi plastiği sindiremediği için midelerinde plastik onlara
sürekli bir tokluk hissi vererek açlıktan ölmelerine neden olur.’' (3)
Zehirlenen martılar
çoğunlukla plastik çöpleri yedikleri için zehirleniyor. Bazen de toksin
zehirlenmesi yaşıyorlar. Bu felçli kalmalarına neden oluyor. Birçok martı
boğazın plastik çöpleri yüzünden ölürken, yaralanan martıları tedavi edecek bir
rehabilitasyon merkezi yok şehirde. Kedi, köpek gibi hayvanların yaralandığında
götürülebileceği barınaklar varken, martıların götürülebileceği barınaklar maalesef
bulunmuyor. Petrole bulanmış martılar kurtarılamıyor. Boğazda
atılan havai fişekler yüzünden yanık bacaklı, kanadı kopmuş martılar bulunuyor. Bunlarla
ilgilenen kişi, ambulans ve bakım evi olmadığı için can çekişerek ölüyorlar.
“HAVAİ FİŞEKLER ORMAN YANGINI GİBİ"
Fatma Gülşen Balkanlı Çevre ve Sokak Hayvanları Derneği Başkanı
Havai fişek gösterilerinin hayvanlara zararı
oluyor mu?
Patlama esnasında bütün kuşlar yerlerinden uçuyor. Gözlemledim bunu, özellikle
martılar ışığa doğru uçuyor nedense. Ve yanıyorlar, can çekişerek ölüyorlar.
Yanık bacaklı, kanadı kopmuş martılar getiriyorlar bize. Her daim havada
oldukları için en çok martılar zarar görüyor. Bir de güvercinlerin bu tarz
patlamalarda kalbi duruyor. Köpek havlamasından ölen kuşlar biliyorum ben.
Havai fişek gösterilerinden yaralanan martı
İstanbul’da bu gösteriler yüzünden kaç
hayvan yaralanıyordur?
Bu hafta iki martı geldi. Birini getiren kızcağız “Ben balkonda bakarım” dedi.
Tedavisini yaptık ve sardık. Diğerinin durumu çok kötüydü, veterinerimiz
kana-dını kesti. Her hafta sonu oluyor. Doğum günlerinde bile havai fişek
atanlar var. Boğaz’da yaz-kış, her hafta sonu gürültü ve hava kirliliği
yaşanıyor. Hem canlılara zarar veriyorlar hem büyük israf yapıyorlar. Bu
parayla ne yardımlar yapılabilir.
İnsanlar, bunun kuşlara zarar verdiğini bilmiyor olabilir mi?
İnsanlar, bunun kuşlara zarar verdiğini bilmiyor olabilir mi?
Olabilir. Çok fazla gündeme gelirse öğrenirler. Gazetelerde anlattık ama bu
güçlü bir sektör. Televizyonda hiç işlenmedi. Hayvanların bacaklarının,
kanatlarının koptuğunu görseler duyarlı olacaklardır.
Havai fişek gösterileriyle mutlu günlerini paylaşmak istiyorlar. O esnada siz ne hissediyorsunuz?
Havai fişek gösterileriyle mutlu günlerini paylaşmak istiyorlar. O esnada siz ne hissediyorsunuz?
Havadaki patlamalar bana orman yangını gibi geliyor. İçim açıyor. Çığlık
atıyorum. Müthiş kötü oluyorum. Gökyüzünde rengarenk ışıltılar göreceğim diye o
kadar büyük zarar veriliyor ki. Bu nedir? Zevk midir? Adrenalin mi yükseltiyor?
İsimlendiremiyorum. Benim gibi acı çekseler, yüzde 100 yapmazlar bunu. Hiç
kimseye yaptırtmam. Yeğenim evlendi. “Sakın ha! Terk ederim düğünü” dedim.
“Tamam, teyze yapmayacağız” dedi. Kaç kilometreye uzanabilirim? Görsel medyanın
büyük rolü var. Destek olması lazım.
Bu konuda televizyon kanalları üzerinde
yaptırım yok mu?
5199 No’lu Hayvanları Koruma Kanunu’nun 20’nci maddesine göre, ayda 20 dakika
yayın yapılması öngörülü-yor. Günde bir dakika bile değil. Hiç TV’de gördünüz
mü? Aynı düğün sahiplerinin ses yasaklarında cezayı ödemeyi tercih etmesi gibi,
televizyonlar da cezayı ödemeyi tercih ediyor. Bu cezaların artırılması lazım.
Gün-de 30 saniye nedir ki?
Bu röportaj 2012/02/21/
tarihli NEŞE MESUTOĞLU’nun Boğazın
Ölümcül Düğünleri başlıklı yazısından alıntıdır.
Kaynakça
1. H. Heinzel ve ark., 1995, Türkiye ve Avrupa'nın
Kuşları. DHKD
Fotoğraf Kaynakça
1. Fotoğraf : Vasfiye Karoğlu / Eminönü/ 03.2012
2.Fotoğraf:http://cadde.milliyet.com.tr/2012/02/21/HaberDetay/1505576/BOGAZ_IN__OLUMCUL_DUGUNLERi
0 yorum:
Yorum Gönder