15 Nisan 2012 Pazar

MARTILARIN YAŞAM SAVAŞI




                                                       ‘’  Son bir umutla ya da sonsuz bir umutsuzlukla,
                                           şehrin karasına göçlerini sürdüren denizlerini kaybetmiş martılar’’
                                                                                                      Mustafa Kutlu         

Sanayileşme ve şehirleşmenin hızla yayılmasıyla yeşil alanların kaybolması, denizler kirlenmesi, yaşam alanlarını kısıtladı. İstanbul Boğazından 20.000’den fazla yırtıcı kuş ilkbahar ve sonbahar aylarında geçmekte.(1) Yeşil alanların kaybolması bu kuşlar için büyük bir tehdit oluşturuyor. 20.000 yırtıcı kuşun arasındaki martıların konaklaması için de alan eksikliği görülmekte şehirde. Martılar ve diğer yırtıcı kuşlar için boğazın iki yakasındaki ormanlık alanlar korunmalı.  Mustafa Kutlu’nun bir ağıtında son bir umutla ya da sonsuz bir umutsuzlukla, şehrin karasına göçlerini sürdüren denizlerini kaybetmiş martılardan bahseder. İstanbul’un bilinen üç bin yıllık hatırasındaki martılar, Üç bin yıl sonra da uçmalı bu şehirde.


Yanarak ölen martılar
 Boğazda patlatılan havai fişekler pek çok martının maalesef yanarak ölmesine sebep 
oluyor. İstanbul’da ki kutlamaların vazgeçilmezi havai fişek gösterileri, doğal hayatı tehdit ediyor.

Fırtınada Zor durumda kalan Martılar

 Güçlü fırtınalar sırasında deniz kuşları, kendilerini zor durumda bulabilirler. Bu kuşlar genellikle yollarını kaybetmişlerdir. Fırtına çıktığında zaman zaman haberlerde barınacak yer bulamayıp halı sahalara sığından kuşlar görülmekte.

Petrole Bulanmış Martılar

Boğazın Petrole bulanmış martılara kıyılarda sıklıklar rastlanıyor. Özellikle Sarıyer 
bölgesinde bu martılar görülmekte.

Zehirlenen Martılar

’Martılar genellikle felç olmuş halde yaz ve sonbahar aylarında bulunurlar, kafalarını oynatamayacak durumdadırlar. Bu durum botulizm (bir bakteri toksini) zehirlenmesinin sonucudur.’’   (2)                                      
   ‘’Ölü bulunan pek çok martının midesinde plastik parçacıklar tespit edilmiştir. Martıların midesi plastiği sindiremediği için midelerinde plastik onlara sürekli bir tokluk hissi vererek açlıktan ölmelerine neden olur.’' (3)                     
       Zehirlenen martılar çoğunlukla plastik çöpleri yedikleri için zehirleniyor. Bazen de toksin zehirlenmesi yaşıyorlar. Bu felçli kalmalarına neden oluyor. Birçok martı boğazın plastik çöpleri yüzünden ölürken, yaralanan martıları tedavi edecek bir rehabilitasyon merkezi yok şehirde. Kedi, köpek gibi hayvanların yaralandığında götürülebileceği barınaklar varken, martıların götürülebileceği barınaklar maalesef bulunmuyor. Petrole bulanmış martılar kurtarılamıyor. Boğazda atılan havai fişekler yüzünden yanık bacaklı, kanadı kopmuş martılar bulunuyor. Bunlarla ilgilenen kişi, ambulans ve bakım evi olmadığı için can çekişerek ölüyorlar. 
“HAVAİ FİŞEKLER ORMAN YANGINI GİBİ"
Fatma Gülşen Balkanlı Çevre ve Sokak Hayvanları Derneği Başkanı
  Havai fişek gösterilerinin hayvanlara zararı oluyor mu?
Patlama esnasında bütün kuşlar yerlerinden uçuyor. Gözlemledim bunu, özellikle martılar ışığa doğru uçuyor nedense. Ve yanıyorlar, can çekişerek ölüyorlar. Yanık bacaklı, kanadı kopmuş martılar getiriyorlar bize. Her daim havada oldukları için en çok martılar zarar görüyor. Bir de güvercinlerin bu tarz patlamalarda kalbi duruyor. Köpek havlamasından ölen kuşlar biliyorum ben.

 
Havai fişek gösterilerinden yaralanan martı


 İstanbul’da bu gösteriler yüzünden kaç hayvan yaralanıyordur?

Bu hafta iki martı geldi. Birini getiren kızcağız “Ben balkonda bakarım” dedi. Tedavisini yaptık ve sardık. Diğerinin durumu çok kötüydü, veterinerimiz kana-dını kesti. Her hafta sonu oluyor. Doğum günlerinde bile havai fişek atanlar var. Boğaz’da yaz-kış, her hafta sonu gürültü ve hava kirliliği yaşanıyor. Hem canlılara zarar veriyorlar hem büyük israf yapıyorlar. Bu parayla ne yardımlar yapılabilir.

İnsanlar, bunun kuşlara zarar verdiğini bilmiyor olabilir mi?

Olabilir. Çok fazla gündeme gelirse öğrenirler. Gazetelerde anlattık ama bu güçlü bir sektör. Televizyonda hiç işlenmedi. Hayvanların bacaklarının, kanatlarının koptuğunu görseler duyarlı olacaklardır.

 Havai fişek gösterileriyle mutlu günlerini paylaşmak istiyorlar. O esnada siz ne hissediyorsunuz?

Havadaki patlamalar bana orman yangını gibi geliyor. İçim açıyor. Çığlık atıyorum. Müthiş kötü oluyorum. Gökyüzünde rengarenk ışıltılar göreceğim diye o kadar büyük zarar veriliyor ki. Bu nedir? Zevk midir? Adrenalin mi yükseltiyor? İsimlendiremiyorum. Benim gibi acı çekseler, yüzde 100 yapmazlar bunu. Hiç kimseye yaptırtmam. Yeğenim evlendi. “Sakın ha! Terk ederim düğünü” dedim. “Tamam, teyze yapmayacağız” dedi. Kaç kilometreye uzanabilirim? Görsel medyanın büyük rolü var. Destek olması lazım.
 Bu konuda televizyon kanalları üzerinde yaptırım yok mu?

5199 No’lu Hayvanları Koruma Kanunu’nun 20’nci maddesine göre, ayda 20 dakika yayın yapılması öngörülü-yor. Günde bir dakika bile değil. Hiç TV’de gördünüz mü? Aynı düğün sahiplerinin ses yasaklarında cezayı ödemeyi tercih etmesi gibi, televizyonlar da cezayı ödemeyi tercih ediyor. Bu cezaların artırılması lazım. Gün-de 30 saniye nedir ki?
Bu  röportaj  2012/02/21/ tarihli  NEŞE MESUTOĞLU’nun Boğazın Ölümcül Düğünleri başlıklı yazısından alıntıdır. 



Kaynakça
 1. H. Heinzel ve ark., 1995, Türkiye ve Avrupa'nın Kuşları. DHKD

Fotoğraf Kaynakça
1. Fotoğraf : Vasfiye Karoğlu / Eminönü/ 03.2012
2.Fotoğraf:http://cadde.milliyet.com.tr/2012/02/21/HaberDetay/1505576/BOGAZ_IN__OLUMCUL_DUGUNLERi






0 yorum:

Yorum Gönder