4 Haziran 2012 Pazartesi

Sahaflarda İstanbul'dur


SAHAFLAR DA İSTANBUL’DUR.



‘’ Bir sonbahar günüydu. Sabah uyanıp farklı birşeyler yapmak

 istedim.  Yaşanmışlığın içinde kaybolmak istedim. Aklıma ilk olarak

sahaflar çarşısı geldi.  Güzel bir kahvaltıdan sonra kendimi yollara

 attım.  Hava ne soğuk ne sıcak. Eminönün’de biraz yürüdükten sonra

 Kapalıçarşı’ya girip Beyazıt kapasından çıkarak İstanbul

 Üniversitesi’nin arka kapısının orda Sahaflar Çarşısı’na vardım. Çok

 büyük bir yer değil. Ama bir sürü sahaf vardı. Bir tanesine girdim. Bir

 sürü kitap vardı. 1900’lerden günümüze kadar. Elime bir kitap aldım  

 William Shakespeare’in Soneler’iydi. Etrafında dünya edebiyatına ait

 bir sürü farklı eser vardı. Dini kitaplar tam karşımda duruyordu. 

 Ermenilere ait kitaplar, Rumca eserler. Kaybolmuştum sanki.. Elime

 kimin kitabını alsam aklıma hep aynı soru geliyordu. ‘’ kim bilir kimin

 kitabıydı?, nerelere gitti?, kac kez okundu? ‘’ sorular soruları açtıkça

 içerde kayboldum. Sorgulamaya başladım. İstanbul. Sende büyüksün.

 İçinde miyonlar yaşıyor. Türk’ü, Fransız’ı, Alman’ı, İngiliz’I, 

 Ermeni’si, Rum’u. Sahaflarda benim için İstanbul demek. O sahaflara

 gelen kitaplar, hepsi İstanbul’da yaşayan insanların okuduğu kitaplar.

 Farklı din, dil, ırka ait kitaplar bunlar çünkü Istanbul aynı zamanda

 bir kültr senteziydi.  Her kitapta bir İstanbullu’nun yada İstanbul’da

 yaşayan birisinin bir hikayesi vardı çünkü o kitap son olarak

 İstanbul’da yaşayan birisinin elinden o sahafa gitmişti. Tüm bunları

 düşünürken derin hayallere daldım. Yaşadığım yerin ne kadar güzel

 ve özel bir yer olduğunu tekrar anladım. Tozlu raflarla, kitaplarla

 dolu olan o küçük dükkanları tek tek gezip, kendime bir kaç kitap alıp

 evimin yoluna koyuldum. Tek istediğim yaşanmışlığın içinde kaybolmaktı.

0 yorum:

Yorum Gönder