30 Mayıs 2012 Çarşamba

Fenerbahçe Simitçisiyle Röportaj


Fenerbahçe Simitçisi ‘Mehmet ARAL’
Simit, sokak mutfağının en sevilen ve en tercih edilen yemeklerinden biridir. Bizde bu sebeple bu hafta Fener Kalamış caddesinde simitçi olan Mehmet Aral’a merak ettiğimiz soruları yönelttik. Hem simit yedik hem de güzel bir sohbet ettik.

 Kaç senedir yapıyorsunuz bu işi, biraz kendinizden bahseder misiniz?
1957 doğumluyum. Ben aslında 10-15 seneden beri yapıyorum. Bu işi yapmadan önce konfeksiyon işi yaptım, Mahmutpaşa da büfe işlettim. 75 yılından beri Bostancıda oturuyorum. Futbol hayatım vardı benim. Başbakanla bile top oynadım. 2 sene İett’de oynadım daha sonra Beşiktaşta alt yapıda oynadım. Fakat sakatlandım o yüzden de hazır giyim işine girdim. 80 senesinde Mahmutpaşa’da büfe işlettim çok güzel işler yapıyordum o zaman. 2000 senesinde emekli oldum ondan sonrada gıda işlerine girdim işte böyle. Zaten merakım vardır benim çok güzel yemek yaparım. Bulgur pilavından tut kuru fasulyesine kadar çok merakım var çok severim yemek yapmayı. İnsanı alıyor başka bir yere götürüyor yemek yapmak. Daha sonrada arkadaş vasıtasıyla böyle bir iş olduğunu söylediler tamam dedim bende böyle başladım bu işe.

 Simitçi olabilmek için nereden izin almanız gerekiyor?
Bu işi yapabilmemiz için Türkiye esnaf ve sanatkârları konfederasyonundan izin almamız gerekiyor. Aynı zamanda yer içinde onlara başvurmamız gerekiyor. Yani elimizi kolumuzu sallaya sallaya ben burada tezgâh açıp simit satacağım diyemiyoruz.

Simitleri nereden alıyorsunuz?
 Kadıköy’de yel değirmeninden alıyorum.


Bütün Anadolu yakasındaki simitçiler de oradan mı alıyor?
Hayır, isteyen oradan alıyor isteyen Hasanpaşa’dan alıyor. Birkaç tane fırın var yani anlaşmanıza bağlı. O fırınlarla anlaşıyorsun onlar size sabah getiriyorlar. 9-9.30 arası birde öğlene doğru getiriyorlar talebe göre telefonla tekrar isteyebiliyorsunuz.

 En çok hangi saatler arasında simit satılıyor?
Sabah satılıyor. Herkes çünkü işe gitmeden önce simit alıyor pratik oluyor tabi ayaküstü yanında bir meyve suyu bir ayranla ya da bir çayla kahvaltısını pratik bir şekilde yapıyor. Mesela geçen gün televizyonda izledim Amerika’da da kahveyle ‘bagel’ denilen susamsız çıplak bir simit varmış. Çok meşhurmuş, onlarda ayaküstü sokak yiyeceği olarak onu tercih ediyorlarmış. Amerikaların vazgeçilmezi diye tanıtıldı. Bizim de simidi dünya piyasasına tanıtmamız lazım.

 Burada şuanda gördüğüm üzere sadece sade simit satmıyorsunuz, simidi ikiye bölüp içine çeşitli malzemelerde koyuyorsunuz?
 Evet, simidin içine isterseniz pekmez, tahin, zeytin ezmesi, krem peynir, bal, şokella sürün bu sizin tercihiniz. Ben sadece krem peynir ve zeytin ezmesi sürüyorum. Şokella çok tercih edilmiyor bende yapmıyorum.

 Saat kaçtan kaça çalışıyorsunuz saatinizi siz mi belirliyorsunuz?
Sabahları en geç 7 de burada oluyorum. Akşamda 6 gibi evime dönüyorum. Arabayı bekliyorum aslında. Ring seferleri yapılıyor elimizde kalan simitleri toplamaya geliyorlar. Diğer tezgâhları da geziyor. Bende bostancıya kadar gidiyorum. Ben orada iniyorum o tekrar Bağdat caddesini dolaşıyor. Hem elimizde kalan simitleri alıyor hem de hesaplar var hesapları alıyor ondan sonra tekrar fırına dönüyor.


İşinizin bir zorluğu var mı?
Yazın iyi de kışın soğukta çok zor oluyor. Yoksa herhangi bir zorluğu yok. Ben yemek yapmayı da yemek işini de çok sevdiğim için işimi severek yapıyorum.

0 yorum:

Yorum Gönder