25 Mart 2012 Pazar

MISIR ÇARŞISI

Eski Çarşılar kapsamında başlangıç olarak ilk gözlem yerimiz Mısır Çarşısı oldu. Çarşıya girdiğimiz ilk andan itibaren bizleri sıcak bir ortam karşıladı. Çarşı esnafı, geçmişten günümüze miras kalan ticari yapısının verdiği samimiyetle müşteriye “Bizden alışveriş yapmak zorunda değilsin ama yinede ürünlerimizi tatmalısın.” mesajını vermektedir. Bu durum ise para odaklı bir ticaretten ziyade müşteri odaklı iletişimin bir belirtisidir. Böyle bir iletişimin içinde olan müşteri kendini daha özel hisseder ve psikolojik olarak tadına baktığı ürünü alma eğilimi gösterir.

Mısır Çarşısı son olarak, Sağlık Bakanlığından gelen alternatif tıpta kullanılan birçok bitkinin aktarlarda yasaklanmasının açıklamasıyla gündeme geldi. Vatan gazetesi bu haberi “Mısır Çarşısı’nda isyan” (19.01.2012) başlığıyla yayınladı. Haberde Mısır Çarşısı aktarlarına bu konu hakkındaki düşünceleri sorulmasına karşılık; 35 yıllık aktar Süleyman Daşdan kararı, “Eczacılar sıkışınca alternatif tıbba baskı yapıyorlar. En kral eczacı göstereceğim bitkileri tanımaz ve özelliklerini bilmez. Zaten bilse bu işi bırakırım. Alternatif tıp 1200 yıldır var. Biz usta-çırak ilişkisiyle yetiştik. Eczacılar da grip olan hastaya benzer ürünleri verip gönderiyor. Kantaron halk dilinde kılıç otu olarak bilinir. Osmanlı’da savaşlarda yaralanan askerler kantaronla tedavi edilirdi. Kimyasal ilaçlarla ülser, gastrit ve reflünün önüne geçemiyorlar. Ancak özel bir karışım olan kudret narıyla 21 günde bu hastalıkları iyi ediyoruz. Bu zihniyet aktarların atası Lokman Hekim’i de yasaklardı.” şeklinde çarpıcı bir açıklama yapmıştır.

Mısır Çarşını kendisi aynı zamanda avukat olan aktar dükkanı işletmecisi, Adnan Kalmaz’dan dinledik;

1) - Mısır Çarşısı’nda neden baharatçılık yapıyorsunuz?

Dükkânımızın 60 yıllık mazisinde, babamın işini devam ettirecek evlatlar olarak korumakla görevliyiz.

2) - AVM (Alışveriş Merkezi) ile Mısır Çarşısı’nın farkı sizce nedir?

Mısır Çarşısı aşağı yukarı 300 senelik bir çarşıdır. Osmanlı’nın Türk İslam sentezinin izlerini taşıyan bir çarşı… Karşılıklı saygıya sevgiye dayanan usta çırak ilişkileri, loca teşkilatına dayanan kırıntılar var ve haliyle daha samimi sıcak bir atmosferle karşılaşabilirsiniz. Alışveriş merkezlerini kötülemek istemiyorum ama orada beton yığını var. Burada ne kadar çok mal satayım o kadar çok para kazanayım derdi yok, eski yapıyı koruma anlayışı yaygın. Burada daha çok ortaokulda başarılı olamayan çocuklar gelir. Kahvehane köşelerinde serseri olacak değiller. Geçmişte çocuk alınır meslekte yetiştirilir, çıraklık dönemi olur, kalfalık dönemi olur, ustalık dönemi olur ya da daha üstü olabilir. Eskiden bu kademeler kuşak bağlama merasimiyle olurdu. Burada çocuk çekirdekten yetiştiği için hem ticareti, hem insanlığı, hem müşteri ile kuracağı diyalogu öğrenir. Her alışverişte bereket versin denir, bu asırların bize verdiği bir gelenektir. Alışveriş merkezinde ise ben 100 kişide 1 tanesinde rastladım. Kasiyer ürünü geçirir, parayı alır ve işlem tamamlanır. Gerçi burada da o gelenekler kaybolmaya başlıyor… Eski gelenekler, görenekler, güzel şeyler kaybolmaya başlıyor ama kırıntıları olduğu için bu çarşıda sıcak ve samimi ortam bulursunuz.

3) - Sanırım yerli ve yabancı turisti buraya çekende bu samimi ortam.

Turisti buraya çeken çarşısın 300 yıllık tarihidir. Çarşının bu tarihi dokusu çekiyor ve esnaf bu tarihi korumaya çalışıyor. Yoksa turistin alışveriş merkezi ülkesin de fevkinde olan bir şey. Ama buranın bir farkı var. Onun için Türk haklı tarihini korumalı, çarşılarını korumalı, hamamlarını korumalı, bunları ihya etmeli. Atıl duran hamamların mutlaka çalışması lazım. Kapalı Çarşı, Mısır Çarşısı, Edirne’deki çarşılar canlandırmalı, turist bunlara geliyor.

4) - Mısır Çarşısında tarihi doku ne kadar korunabiliyor? Kamudan destek alabiliyor mu?

60 senedir buradayım, üniversite mezunuyum. Son 10 senede tarihi dokuyla daha fazla ilgileniyorlar. Önceden kiraları topluyorlardı, yan gelip yatıyorlardı. Onarımını yapıyorlar. Mısır Çarşısı Esnaflar Yardımlaşma Derneği elinden geldiği kadar çarşısının onarımına ve korunmasına önem göstermektedir. Çarşı gelecek nesillere mutlaka bırakılmalı. Dernek olarak çarşının üstündeki kurşunları değiştirdik. Hem normlara uygun kurşun döktürdük hem de çarşı rutubetten kurtuldu. Vakıflar idaresi bize hep destek oldu. Burada bir tadilat yapmak istediğinizde Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden izin almak gerekiyor. Yalnız bizim kültürümüzün eserlerini değil yabancılarında tarihi eserlerini de koruyorlar. Yaklaşımları yıkıcı değil yapıcı yönde, bunu geçmiş zamanlarda görmedim. Çarşının çatısına 200 ton kurşun gitti. Aşağı yukarı 2,5 mm kalınlığında kurşun döşenmiştir ve vakıfların kendi ustaları yapmıştır. Galata Köprüsü’nden dikkatinizi de çeker. Eskiden beton duvar vardı.

5) - Çarşının kapıları ile ilgili bildiğiniz hikayeler, efsaneler var mıdır?

Osmanlı’da hiçbir zaman ilmin temelinde hurafe olmamıştır, dolayısıyla bu çarşıda da yoktur. Bu çarşı Osmanlı’nın eczane görevini yapmış, her dükkânın sahibi kendine bir hastalık seçmiş ve onun üzerine yoğunlaşmıştır. Dükkanına bir sembol asmış. Aktar Ahmet Efendi lale sembolünü mide rahatsızlığı üzerine ilaç sattığını göstermek için asmıştır. Ne zaman Avrupa’da bilimsel gelişmeler oldu, bizde de bir şeyler oldu. Eczacılık fakülteleri yavaş yavaş açılmış, aktarlar baharatçılara tasfiye olmuş bilimin karşısında zorlanmıştır. Artık bizim gibi aktarlar çok azdır. O yüzden sembolik olarak yaşatmak / korumak gerekmektedir.

Bu çarşıyı bir hanım sultan yaptırmıştır, Hatice Valide Turhan Sultan. Çarşının kısa ve öz şekilde tarihçesini çıkardım, Fransızca, İngilizce bilen arkadaşlara çevrisini yaptırttım, kapıda okuyorlar. Kapıların özel isimleri var, Haseki Kapısı, Eminönü Kapısı, Balık Pazarı Kapısı… Bu çarşıya girdiğinizde basık kemer yoktur, yüksek olduğu için ferah bir ortam vardır.

Çarşı ismini Mısır’dan aldığı ve sattığı malzemelerden dolayı almıştır. Lütfü Kırdar zamanında, 1941 yılında büyük bir restorasyon yapılıyor. Bu bina istimlak ediliyor, kiralanıyor ve bugünkü haline geliyor.

Giriş kapısının üstünde çifte vav harfi vardır. İki tane yılan bir noktadan gelin kaynana çekişmesini simgeler, Bursa Ulu Cami’de de vardır. Eskiden bütün esnaf her sabah dua meydanında çarşının en büyük esnafı başkanlığında duasını eder dükkânını öyle açardı. Bunlar hiçbir zaman bırakılmamı/unutulmaması gereken şeylerdi.

6) - Buralar her şeyi ile farklı. Üsküdar’dan vapura binmek Eminönü’ne gelmek.

Ben Üsküdar’ı gezdiğim zaman ayrı bir haz duyarım ama Bağdat Caddesi’ni gezdiğimde hiçbir haz duymam. Oranın insana verdiği huzur Bağdat Caddesi’nde yok. Bağdat Caddesi’nde yaşayacak oraya da ihtiyaç var.

7) - Evet sistemin getirdiği hızlı hayat koşullarına uyabilmek için oralarda gerekli yerler.

Biz çocuklarımızı maalesef bir tarafta yetiştirmeye çalıştık ama sevgiyi unuttuk. Bunu sağladığımız zaman çok şey değişecek bu ülkede.


KAYNAKÇA

Akgüngör, İlker. Vatan Gazetesi,19.01.2012, “Mısır Çarşısı’nda isyan” .


NOT: Röportaj Türk Dil Kurumu yazım kurallarına göre düzenlenmiş ve tekrarlanan cümleler kısaltılmıştır.

0 yorum:

Yorum Gönder